Ersoy Yılmaz
Doğum: 1977, Ankara
Halen Çankırı Karatekin Üniversitesi, Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Seramik Bölümü’nde görev yapmaktadır.
1999’da Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü’nden mezun oldu. Çalışmaları “seramik dekor”u, özellikle “sır-altı” denilen ve saydam sır katmanının boyar maddeyi bir zırh gibi kaplayıp koruduğu teknik üzerinde yoğunlaşır. Geleneksel çini sanatımızda kullanılan bu teknik, sanatçının çalışmalarında, incelikli ton geçişleri ve kimi zaman suluboya tadında etkiler içeren daha resimsel bir tarza bürünür. Detaycı bir fırça işçiliğiyle olabildiğince gerçekçi bir etkinin amaçlandığı bu çalışmaların içeriğini, genellikle popüler kültür öğelerinin farklı ve/ya da aykırı bağlamlar içinde yeniden üretimi üzerinden çizgisel biçimde ilerleyen zaman anlayışının ve bir yere/kültüre ait olma hissinin yadsındığı çok katmanlı anlatılar oluşturur.
Funda Tümer Sanat ve 21. Yüzyıl kitabında Yılmaz ve sanatından şöyle söz eder:
“Seramik tabaklar, kimi zaman karolar Ersoy Yılmaz’ın tuvali. Ateşe dayanaklı pigmentleri tuvaline taşırken kullandığı boy boy sulu boya fırçalarıysa yegâne yardımcısı. Bitmiş tuvallerini bir zırh gibi kaplayan saydam seramik sırının ışıltısıysa onun teknik bilgisine işaret ediyor. Yılmaz, ressamca dürtülerini seramiğe aktarmayı seviyor. Bu bağlam, seramik kaplarında çalkantılı iç dünyasını ve yaşadığı toplumun hallerini yansıtan İngiliz sanatçı Grayson Perry’i ve onun böylesi eserleriyle 2003 yılında Turner ödülüne değer görülüşünü hatıra getiriyor. Perry’nin post-modern yakıştırması yapılan vazoları/küpleri, seramik sanatına dair önyargıların kırılmasına yardım ederken, resim-seramik birlikteliğinin çekiciliğine de işaret ediyor. Fakat Yılmaz’ın eserlerinin hatırlattığı esas bağlam çinicilik. Zirve noktasını 16. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen İznik üretimlerinin oluşturduğu Türk çiniciliği, temiz, beyaz yüzeyi, canlı renkleri ve duru, dingin şeffaf sırıyla o dönemin teknolojisi açısından gıpta edilen meşhur Çin porselenini başarıyla taklit edebilen tabaklar, kâseler, sürahiler, karolar ortaya koymuş. Günümüzde Kütahya merkezli devam eden bu sanat bağlamında, “sır-altı” denilen teknikten söz ediliyor. Yılmaz’ın imgeleri de İznikli ataları ya da Kütahyalı akrabaları gibi “sır” denilen ince, camsı tabakanın altında. Sanatçının 2013’te İtalyan küratör Adelinda Allegretti ile tanışmasıyla yeni bir yola giren kariyeri, esasen, Allegretti’nin belirlediği temalar üzerinden şekillenmiş. Bu doğrultuda Yılmaz’ın eserlerinde en çok Ornella Muti, Alain Delon, Grace Kelly ya da Claudia Cardinale gibi 60’lı, 70’li yıllar sinema dünyasının yıldız simaları ile karşılaşılıyor. Elindeki ince belli bir cam bardağıyla Delon ya da süslü yelpazesiyle Cardinale, herhangi bir toplumsal ya da politik bir içeriğe gönderme yapmadan, şeffaf sırın ardından öylece bakıyorlar. Bu kayıtsız duruş/bakış, belki de Yılmaz’ın elde etmek isteği şeyin ta kendisi. İnsanın güzelliği ve derinliği, kadim bir sanat tekniğiyle öylece izleyiciye sunuluyor ve anlam çağrışımları için sonsuz açık kapılar bırakılıyor. Bu çağrışımlardan biri belki de “nostalji”dir ve belki de Yılmaz, izleyicisini bugünün hızlı ve sanal dünyasına hapsolmamaya, geçmişin güzelliğinden pay almaya davet ediyor. Yılmaz’ın sanatı, sır altına resimlenmiş, bezen oya gibi nakşedilmiş imgelerle var oluyor.”
Ersoy Yılmaz Eserleri
Yer alan görsellerin her biri Ersoy Yılmaz’ın izni ile yayınlanmaktadır.