Uzmanların pek çoğu Japon seramiklerinin ve kullandıkları seramik süsleme tekniklerinin eşsiz olduğu konusunda hemfikirler. Alabildiğine geniş bir yelpazede karşımıza çıkan tüm bu seramik form ve stillerinin çeşitliliğinin sebebi aslında basit: Hepsinin birbirlerinden bağımsız Japon seramik kasabası ve bölgelerde gelişmiş ve şekillenmiş olmaları…
Eğer niyetiniz Japonya’nın harika seramiklerinin alametifarikasının tadını çıkarmak ve hatta bu gizemi çözmek ise takımadanın üzerinde onları ziyaret etmenizi bekleyen pek çok seramik kasabası ve köyü var. Bu kadim sanat ve zanaatı icra edilirken seyredebileceğiniz birbirinden etkileyici 6 Japon seramik kasabasını sizin için derledik. Bir gün bu kasabalardan birine yolunuz düşerse eşine zor rastlanan bu sanat harikalarından satın alabilir, ve hatta kollarınızı sıvayıp bir tane de kendiniz yapmaya çalışabilirsiniz.
Mashiko
Tokyo’dan kuzeydeki Tochigi Prefektörlüğü’ne (bir nevi eyalet diyebiliriz) doğru yalnızca iki buçuk saatlik bir yolculuğun sonunda, ülkenin neredeyse en ünlü seramik kasabalarından biri olan Mashiko’ya adımınızı atmış olacaksınız. Bölgenin sanat konusundaki şöhretinin yalnızca seramikle sınırlı olmadığını da belirtmeliyiz. Seramiğin yanı sıra resim ve diğer geleneksel zanaatlar da kasabanın ünlü olduğu diğer alanlardan yalnızca birkaçı.
Mashiko-ware veya Mashiko-yaki (“yaki” Japonca’da “pişmiş” anlamına geliyor) olarak bilinen çömleklerin çekiciliği, otantik ve rustik görünüşleriyle zamana meydan okuma hissini size doğruca yaşatabilmelerinden ve etli, basit tasarımlarından kaynaklanmakta. Bu bölgede, milattan önce 14000 ile 600 yılları arasını kapsayan Jomon Dönemi’ne ait parçalar bulunduğu biliniyor. Bununla beraber Mashiko seramiğinin nispeten modern izlerini Keizaburo Otsuka isimli bir zanaatkârın bölgenin kızıl çamurunun kalitesini fark edip buraya yerel bir fırın inşa ettiği 1800’lü yıllarının ortalarına kadar sürebilmekteyiz.
Hemen güneyde kalan Tokyo’dan gelen, günlük kullanıma yönelik porselen ürün talebi özellikle 1900’lerin başında patlamış ve 1924 yılında dönemin ünlü seramikçi/çömlekçisi Shoji Hamada talebi karşılamak amacıyla bu bölgede bir atölye kurmuş. Şehrin seramik ve çömlekçilikle ilişkisini daha da detaylı öğrenmek isterseniz, Shoji Hamada Anı Müzesi’ni (Shoji Hamada Memorial Mashiko Sankokan Museum), Mashiko Seramik Sanat Müzesi’ni (Mashiko Museum of Ceramic Art) ve Mashiko Çömlek Satış Kooperatifi Merkezi’ni (Mashiko Pottery Cooperative Selling Center) görmenizi tavsiye ederiz.
Arita ve Imari
Bir gün olur da birinci sınıf Japon seramiği ile ilgili bir konuşmaya girerseniz Saga Prefektörlüğü’nün batısında yer alan seramik kasabası Arita’nın ismini sık sık telaffuz etmeyi sakın unutmayın. Çünkü 400 yılı aşan üretim tarihiyle Arita, Japonya’nın ilk porselenlerinin üretildiği yer olarak biliniyor. Arita-ware, Imari-ware veya bazen de Imari-yaki (“yaki”nin anlamını artık biliyorsunuz) olarak bilinen yerel tarzıyla ünlü bu kasabanın porselenle ilişkisi, çamurun olmazsa olmazı kaolin’in (arı kil olarak da bilinir) bir dağın eteklerinde gömülü bulunmasıyla başlamış.
Kore’den işinin ehli bir zanaatkârın bölgeye getirilmesiyle yerel ekonomi uçuşa geçmiş. Zaten bölgede yapılan seramiklerin çoğunun Çin ve Kore tasarımından izler taşımasının sebebi de tam olarak bu. Arita porselenlerinin, civarda yapılan ve kolayca dağılabilen diğer porselenlere kıyasla ne kadar dayanıklı olduğu fark edilince kasaba aniden ünlenmiş ve porselencilik Arita’nın en kıymetli geçim kaynağı olmuş. Bölgenin en önemli atölyesi Arita Porselen Laboratuvarı (Arita Porcelain Lab) neredeyse 200 yıldan uzun süredir kapılarını kapatmamış.
Bu eşsiz sanat tüm bölgeyi öylesine etkilemiş ki, dolaşırken seramik sanatına adanmış bir esere rastlamadığınız çok az zaman oluyor. Öyle ki, Okawachiyama köyünün haritası bile seramikten yapılmış. Eğer genel olarak seramikçilik ve bölgenin işçiliğiyle ilgili daha çok bilgi edinme niyetindeysiniz Imari’nin hemen dışındaki bu yarı izole köyü ziyaret etmeyi sakın ertelemeyin. Muhteşem el yapımı parçalardan oluşan ve her keseye hitap eden seramik fırınlarından gözlerinizi alamayacaksınız. Bölgede seramiğe dair görülmesi gereken diğer yerleri bir listede sıralamak zor olsa da; Arita’daki porselenden yapılma kapısıyla (torii) ünlü Tozan Tapınağı, Kyushu Seramik Müzesi ve Imari’nin merkezinden biraz uzaklıktaki porselen Koimari Saati’ni özellikle görmeniz gerektiğini düşünüyoruz.
Imbe (Inbe)
Okayama’nın bu sanat düşkünü köyü İmbe’de yapılan çömlekler, Bizen-ware veya Bizen-yaki ismiyle de bilinirler ve başka yerlerde göremeyeceğiniz bir stile sahiptirler. Bizen ismi, bu çömleklerin yapıldığı yörenin ismidir ve böyle ünlü olmalarının sebebi, çok sert topraksı, demir bakımından zengin bir kilden veya farklı yoğunluktaki killerin birleştirilmesi ile yapılması sebebiyle özel bir dokuya sahip olmalarıdır.
İlk Bizen-yaki çömleğinin bundan en az 1000 sene önce yapıldığını öğrendiğimizde şaşırdıysak da bizim ilgimizi en çok çeken bu kapların doğaüstü güçlere sahip olduğuna inanılmasıydı. Yerel halk yüzyıllardır bu kaplardan yenen yemeklerin ve bardaklardan içilen sakenin daha tatlı olduğuna, Bizen vazosuna konan çiçeklerin normalden daha uzun süre yaşayabildiğine inanıyorlar. Daha da ilginci, bilim adamları bu iddiaları test etmiş ve gerçekten de Bizen işçiliğinin uzun kızılötesi ışınları %90 oranında kestiği ve içine konan organik maddeleri taze tuttuğu, dolayısıyla da iddianın doğru olabileceği anlaşılmış.
Eğer yolunuz Okayama Prefektörlüğü’ne düşerse Bizen’e uğramayı ve bu etkileyici çömlekleri daha da yakından tanımayı ihmal etmeyin. Bizen-yaki Müzesi’ni dolaşabilir veya yerel seramik okuluna kaydolarak kendinize bir Bizen-yaki yapabilirsiniz.
Tobe
Shikoku adasının batısında Tobe-ware veya Tobe-yaki ismiyle bilinen nahif stildeki işçiliğiyle ünlü bir Japon seramik kasabası Tobe… Ehime şehrine pek de uzak sayılamayacak bu kasabanın çömlekçilikle tanışması, yerlilerin komşu dağlardaki toprakların ne kadar verimli, çamur olarak kullanmaya nasıl da elverişli olduğunu fark etmesiyle başlamış. Neredeyse 250 yıl öncesine uzanan bu hikâyenin sonucunda Tobe, diğer kasabalar kadar ünlü olmasa da kendine has ve etkileyici tarzıyla kendine yer edinmeyi başarmış.
Tobe-yaki, seramik süsleme sanatının en kayda değer örneklerini sunuyor bizlere. Benzerlerinden ayrılmasını sağlayan tasarımında genellikle çivit mavisi, bazen de kırmızı ve yeşil boyalar yer alıyor. Alışılagelmiş Japon çömleklerine kıyasla daha “feminen” olduğunu söyleyenler de mevcut. “Sanuki Udon” türündeki udon erişte kaselerinde ve dekoratif vazolarda sıkça kullanılan bu seramikleriyle övünmekten hoşlanan kasaba, ilk ve sonbaharda olmak üzere yılda iki kere “Tobe-Yaki Ware Festival” etkinliğiyle kapılarını tüm dünyaya açıyor. Şehrin tam kalbinde düzenlenen kutlamalar boyunca yaklaşık 60 tezgâh tüm maharetlerini sergilemek için birbirleriyle yarışıyor.
Yomitan
Okinawa tropik adalarının porselen işçiliğinin dünyada eşine az rastlandığını söylesek haksızlık etmiş olmayız. Nakagami Bölgesi’ndeki Okinawa’nın göbeğinde bulunan ve harabeyi andıran bir grup kulübeden oluşan Yomitan köyünün kendine has bir çekiciliği var. Bu evlerin tamamı fırın ve atölye olarak kullanılıyor ve buralarda yapılan seramikler, Tsuboya çömlekleri olarak biliniyorlar.
16. ve 17. yüzyıllarda Okinawa’nın başkenti Naha’ya gelen üç Koreli çömlekçinin sayesinde bu sırsız seramik stili aniden ünlü oluveriyor. Fakat söylentiye göre, buranın yerlileri çömlekçilerin bacalarından çıkan dumandan rahatsız olup gerginlik çıkınca çömlek ustaları da günümüzde de bu zanaatın kalbi olarak anılan Yomitan yarımadasına çekiliyorlar.
Okinawa’daki diğer sanat formları gibi Tsuboya çömlekleri de başlı başına bir kültür yelpazesi ürünü. Çünkü hem Çin, hem de Kore etkilerinin yanı sıra estetik yapısı ve karmaşık detayları Ryukyu Krallığı stilinden de bolca izler taşıyor.
Izushi
Izushi işçiliğinin etkileyiciliği neredeyse kusursuz gerçekçiliğinde ve detaylara verdiği önemde yatıyor. Hyogo Prefektörlüğü’nün Izushi Bölgesi’nde doğan ve Izushi-ware adıyla bilinen seramikler, ipeksi beyazlıklarını Kakitani çömlek taşı olarak bilinen bir materyal kullanılarak pişirilmelerine borçlular.
Kyoto’nun kuzeybatı yönüne doğru yaklaşık üç saat uzağında bulunan başka bir Japon seramik kasabası Izushi, mütevazı olduğu kadar da etkileyici bir kale kasabası. Özellikle eşsiz bir tarihe ve kültüre sahip, el değmemiş bir Japon kasabasıyla tanışmayı arzularsanız bu seramik kasabasını görmenizi şiddetle tavsiye ediyoruz.
Kansai’nin günümüze kalan en eski kabuki tiyatrosu olduğu söylenen “Eiraki Kabuki Theatre” aynı zamanda soba eriştelerinin de ev sahibi olarak kabul ediliyor. Turistleri kendilerine çekmek ve seramik miraslarını paylaşmak adına Izushi düzenli olarak seramik ders ve etkinlikleri sunmaktan da geri kalmıyor.
Japon seramikleri ve işçiliklerinin kalitesi yüzyıllardır takdir ediliyor. Japonya’da sanatı ve zanaatı ile geçimini sağlayan birçok seramik sanatçısı var. Seramik üretiminin tarihi ve bölgesel gelenekleri uygulamaya ve korumaya devam ediyorlar. Aynı zamanda bu eski teknikleri modern sanat ile birleştirip yorumluyorlar. Birçok seramik kasabasında bu ustaların atölyelerini ziyaret etmek ve onlardan birebir seramik eğitimi almak mümkün.
Gitme şansınız olsa sizhangi ustadan ya da hangi kasabada eğitim almak isterdiniz?
Kaynak : Japan Objects